20 Aralık 2014 Cumartesi

Kar...Ankarada kış..Kuğulu Park...

Kar yağsın lütfen..Yağsın ki hava temizlensin Ankaram temiz havaya kavuşsun..Mikroplar kırılsın..Soğuk hava kırılsın...Allahım her nimetin gibi çok güzel olan kar yağsın...Ama yolda kalmasın kimseler,kaza da olmasın..



Kar sen çok şeysin benim ve bir çok kişi için..Öğrenci için ki bir zamanlar bende öyleydim..Tatilsin :)) Kar topu oynamaksın,kardan adamsın,yeni yılsın,eldivensin,atkısın,sıcacık sobasın kar...Benim gibi sobalı evde büyüyü yenler için sobada kaynayan çay,sobada pişen kestane,sobada kızarmış yağlı ekmeği yemek,sırf yeşillik olsun diye sıcak sobaya mandalina kabukları atmaksın :)) Kömür dumanları ile kararmış mahallemin havasını temizleyensin..Öyle olmaz mı kar yağınca gökyüzü parlamaz mı..Soğuk kırılmaz mı..Aa nasıl unuturum kar topu yemeksin..yemediniz mi sizde kar yağınca kar topu...Önce üzeri sıyrılır sonra kar topu yapılır sonra bir lokma alınır..:)) Oh sulu sulu...A bide karda kaymak poşet,kasa mümkünse kızak Allah ne verdiyse yani...Ya çocukluğumu özledim...

Kuğulu Park Ankara




Artık eskisi gibi kar yağmıyor..Geçen yıl bir kere  yağmıştı sanırım Ankara ya kar..Hamileydim hatta doğumdan iki gün önceydi aniden doğurduğum için :))..Kızlarla sinemaya gitmiştik..Yani diyeceğim artık pek görmüyoruz kar yağdığını..Anne olunca buda çok önemli oluyor..Kuzum kar ne bilmeyecek mi yani bilecek de benim bildiğim kar benim anladığım kar gibi karı bilmeyecek mi..Oğlumla kar topu oynamak bahanesiyle çocukluğumu tekrar yaşayamayacak mıyım...Umarım yaşarım..

Fotoğraflar Kuğulu parkta çekildi..Kuğulu park Ankaranın nefes aldığı parklardan birisi..Çok beğendiğim Aşk Tesadüfleri Sever filmini izleyip Kuğulu Parkı merak edenler varsa bunlar da karlı hali..Ankara ya geldiğinizde görmeden gitmeyin...

Kar gibi beyaz kar gibi kardan adam gibi sevimli kar topu oynamak kadar eğlenceli günlerimiz olsun..Sevgiler...



14 Aralık 2014 Pazar

Şu İşe bak..Tiyatro Kafe...



Hepimizin hayatında ben bu zamana kadar nasıl fark etmemişim ya da nasıl duymamışım dediğimiz şeyler olmuştur...Tiyatro Kafe de benim son günlerde nasıl ya nasıl bilmem dediklerimden oldu..Dört yıl ya koca dört yıl Ankara Tunalıda çalıştım...Ve ben o zaman daha yoğun tiyatroya giderdim..Nasıl da duymadım anlamadım..Tiyatro Kafe nin adresi Tunalı Hilmi Caddesi No: 111 Daire: 8 Ankara - Çankaya/Kavaklıdere Ritüel Sanat Merkezi duyduk duymadık demeyin sırf mekan için bile tercih edilir...

Ve bizde eşim ile Yüceden sonra ilk baş başa gezmemiz için yaptığım organizasyonla geç de olsa tanıştık bu güzellikle. İlk izlediğim oyun kadın erkek ilişkilerini mizahi bir dille anlatan  Şu İşe Bak oldu..Kuzenimin tavsiyesiyle sırf mekan için gittim diyebilirim..Oyunun da güzel olması ve tabi ki de oyuncuların güzel performansı ilk gezmecemizi  süper yaptı..Ve bu bir başlangıç olacak türk kahvesi eşliğinde gayet samimi sıcak evinde gibi ortamda tiyatro gibi güzelliği izlemek tadından yenmiyor doğrusu...Deniz Yıldızı dizisinden bir çok insanın tanıdığı Begüm Topçu ve Cantuğ Turay çiftini yakından hemde çooook yakından görmek ve başarılı performanslarını izlemek çok iyi geldi bize..

Tavsiye edilir şekerler...
Sevgiler...



3 Aralık 2014 Çarşamba

Engelli olmayan bizlerin engelilere engel olmamamız,göz ardı etmememiz dileğiyle tüm engelli ve ailelerine selam olsun..

Engelli olmayan bizlerin engellilere engel olmamamız,göz ardı etmememiz dileğiyle selam olsun....
Engelli olan kuzenimin engel tanımayan aşkını sizlerle paylaşmak istedim..Bu sevimli çiftin blogumda izi olsun istedim...


""Engellilerin istihdam edildiği galoş atölyesinde tanışan Gökçe Akyol ve Murat Kavalcılar, evlenerek yeni bir hayata yelken açtı. Çiftin nikahını Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar kıydı.Yenimahalle Belediyesi çatısı altında çalışmalarına devam eden Eğitilebilirler Rehabilitasyon ve Eğitim Vakfı’nda (EREV) galoş yaparak istihdam edilen bedensel ve zihinsel engelliler, bu sayede yeni dostluklara ve aşklara da yelken açıyor. Yenimahalle Belediyesi ile EREV işbirliğinde kurulan galoş atölyesinde tanışıp birbirlerine aşık olan Gökçe Akyol ve Murat Kavalcılar çifti, hayatlarını birleştirdi. Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar da çifti bu mutlu gününde yalnız bırakmadı. Bütün düğün masraflarını üstlenerek çifte destek olan Yaşar, Gökçe ve Murat’ın nikahını da kendisi kıydı. Nikah şahitliklerini ise Başkan Vekili Mehmet Kartal ile galoş atölyesinde çiftin eğitimleriyle yakından ilgilenen eğitmenlerden Ümran Akın üstlendi.""






22 Kasım 2014 Cumartesi

Milföyden Kremalı Külahlar...

Buzlukta bekleyen milföyleri değerlendirmece yaptım bugün ...Kociş maç izleyecekmiş tatlı tatlı izlesin o zaman...Arkadaşımın annesinin lezzetli ellerinden yemiştim bu tadı. Ben peynirli maydanozlu tuzlu halini görüştüm internetten denemeyi düşünüyordum ama tatlı olanını tadınca arkadaşımda onu denedim..Külahlarım çok da muazzam olmadı ama bence nefis bir şey kesin herkes denemeli...

MALZEMELER

Milföy ( ben on tane kadar kullandım)
1/2 litre süt
2 yemek kaşığı un
2 yemek kaşığı nişasta
1 adet vanilya
4 yemek kaşığı şeker
1 yemek kaşığı margarin
alüminyum folyo
pudra şekeri
hindistan cevizi

HAZIRLANIŞI

Öncelikle alüminyum folyolarımdan külahlarımı hazırladım.Huni şeklinde bir aparatınız varsa ona sarıp şekil vererek daha muazzam külahlar elde ederbilirsiniz..Benim külahlar irili ufaklı oldu aparatım olmadığından..Hazırladığımız külahlarımızı fırına veriyoruz ve üzeri kızarana kadar pişiriyoruz..Külahlar pişerken muhallebimiz için sütümüzü tenceremize alıyoruz un,nişasta ,şeker ve vanilyayı da ekleyip kaynayana kadar karıştırıyoruz kaynayınca margarinimizi ekleyip margarin eriyene kadar muhallebimizi pişiriyoruz...Pişen külahlarımızı biraz ılıdıktan sonra içerisinden aleminyum folyoları çıkarıp muhallebimizi külahlarımıza dolduruyoruz..Külahların geniş kısmını hindistan cevizi renkli pasta süsü erimiş çikolataya batırıp süsleyebiliriz tabi..Ben hindistan cevizi tercih ettim..Üzerine de pudra şekeri serpiyoruz ve servise sunuyoruz..

Buda bloguma bakarken kalan muhallebi ve milföy kırıntılarıyla hazırladığım tabak.. :))


18 Kasım 2014 Salı

Diş Buğdayı da yaparmışıız...

Evet oğluşum 11 ayını doldurdu tam iki tane dişi var..Sonunda adet yerini buldu ve diş hediğimizi yaptık..Tamda kafamdaki gibi oldu..İkram masamın renkleri görüntüsü hazırladığım süsler püsler ve misafirlerimin içtenliği..Hepsi on üzerinden dokuz..Misafirlerimde hoş olmayan nedenlerden dolayı eksikler vardı onlarda olabilseydi on numara olacaktı ..Ama ne demişler nasip olmayınca dayak bile yenmez demişler..Ve oğluş banka kartı seçti anne baba izinden gidecek bankacı olacak sanırım :( kısmet :)

Neler mi yaptım tabi ki yeni modaya uydum ve de fotoğraf çerçevesi yaptım oğluşuma..


Takip edenler bilir bu aralar şeker hamurlu yaş pasta yapmaktayım denemekteyim ilk denemem 4. evlilik yıl dönümüm için olandı merak edenler için ki merak edin lütfen :) tık tık Ve diş hediği pastasını da ben yaptım oğluma ilk denememe göre daha iyi oldu ama daha fazla pratik yapmak lazım tabi ki..Tarif için 4.yıl evlilik yıl dönümü pastama bakabilirsiniz..


Aslında diş şeklinde yapacaktım pastamı hatta kalıp bile oluşturmuştum kartondan ama istediğim büyüklükte kare kalıp bulamadım hemde küçük gelir diye düşündüm..Bende yuvarlak yapıp diş şeklindeki kurabiye kalıbı ve kobatımla süsledim .Vede ilk figür denememi bu pastam da yapmış oldum..Biraz eciş bücüş olsa da fena olmadı sonra internetten bir çok sitede gördüğüm diş şekli ve fırça kardeşliğini de yapıverdim bence çok sevimli oldu..Yaratıcı insanlara bayılıyorum bir gün bende yaratıcı figürler pastalar yapabilirim umarım ama deneme yanılma dönemi geçene kadar sanırım yapılmışları deneyeceğim :)) Ama en azında çamaşır asmış gibi görünen küçük diş ve büyük diş şekilleriyle yaptığım süslemelerim benim fikrim bence çok hoş oldular..Laf aramızda şeker hamurumun çatlayan yerlerini kapatmak için bulduğum çözüm sonuç çok sevimli oldu..

Sonra oluşturduğum diş şeklindeki kalıbı pastada kullanmayınca kapı süsü yapıverdim..


Parti konseptlerinin olmazsa olmazı şeker hamurlu kurabiyeleri de unutmadın tabi ki de .İlk denemem şeker hamurlu diş temalı kurabiyelerimi de yapıverdim..En kısa zamanda tarifini yazacağım..



Sonra fotoğraf çekinmek için dudak,diş ve bıyık etiketlerini renkli çıktı aldım ve kurabiye çubuklarına yapıştırdım espirili foto modasına bizde katılıverdik..Hemde ikramlarıma süs olarak da kullandım..Sizde partilerinizde böyle bir dokunuş yapmak isterseniz tık tık  zeynep harikalar diyarındaya böyle bir paylaşım yaptığı için teşekkür ederim...Bu arada bıyığı hangi siteden aldım açıkçası hatırlamıyorum..





Anneannemiz de hediğimizi yaptı ..Ellerine sağlık annem benim..Bende sert plastikten bardaklarla ikram ettim hediğimizi..Cup cake standı olarak aldığım standıma dizdim diş temalı kürdanlarımla süsledim..Çok sevimli oldular..



Halamız sevgili görümcemde çok tatlı bir sürpriz yaptı ne mi? elleriyle açtığı baklava Bir ara banada öğretcek birlikte açacağız o zaman tarifini veririm şekerler..


Kayın validem eşimi anneannesi ve yengesinin iş birliğiyle hazırladığı yaprak sarmaları,makarna salatası,padişah lokumu ve patatesli ikramlıkları da unutmamak lazım

Yaprak sarması;



Makarna salatası;


Patatesli ikrmalıklar;


Padişah Lokumu; (Benimde sık yaptığım hafif,lezzetli ve de pratik tatlı bir ara vereceğim tarifini)


Aslında diş temalı uçan balonlarımda vardı ama bir gün önceden aldığımız balonlar ertesi gün yerlerdeydi..Aslında bir sürü normal balon şişirmiştik ama oğluşun odasında kaldı masanın kenarlarını süsleyebilirdim onlarla tabi..

 A birde sünger boblu peçeteler aldım diş temasına uygun hemde ucuzdu :)

Oğlum yeni doğduğunda bebek görmeye gelenler için hazırlayacağım sofralar için aldığım en sevdiğim renk turkuaz renkli masa örtümü de kullandım çok mutlu oldum..

AA oğluşuma bir sürü de hediyeler geldi çoook teşekkür ederiz düşünceli kibar misafirlerim benim..İyi ki varsınız ayağınıza sağlık evimi şenlendirdiniz...

Sevgiler...

10 Kasım 2014 Pazartesi

Büyük Önder Atatürk Yücetürk izinde yetişecek...Özlemle anıyoruz..




Saat dokuzu beş geçe,

Atam dolmabahçede.
Gözlerini kapamış,
Bütün dünya ağlamış.

Doktor doktor kalksana,
Lambaları yaksana.
Atam elden gidiyor,
Çaresine baksana.

Uzun uzun kavaklar,
Dökülüyor yapraklar.
Ben Atam a doymadım,
Doysun kara topraklar!!!

9 Kasım 2014 Pazar

İyi ki Doğdum... LaLa LaLa La La :))

Gecikmeli doğum günü postum.. :))

26.10.14

İlk doğum günü sürprizim...Tabi ki de çok kutlandı ama böylesi olmamıştı..Yani hiç bir doğum günümde ağlamamıştım..Güzel ailem özel ailem balonlar pastalar börekler hediyeler her şeyi de düşünmüşler :)) Sizi çooook seviyorumm..Dilek tuttum tabi ki de mumlarımı üflerken dedim ki en kötü günümüz böyle olsun hep birlikte sıcacık el ele...Daha ne ister ki insan...Seni gülümseten mutluluktan ağlatan sevdiklerin varsa ..

Doğum günü pastamı yapan Selmaya da teşekkürler ellerine sağlık :))


AA bir dakika ya ilk değil bundan dört yıl önce 30.10.2010 da düğünümde o kocaman ailem sahneye çıkıp birden iyi ki doğdun Figen demişlerdi....O da duygu doluydu...Sanırım en azından dört yılda bir olsa fena olmaz bu süprizler..:)))

27.10.14

vee ikinci hediyem eşimin ailesinden geldi :)) oğluşumun fotoğraflarını bastırmışlar...o kadar sevindirik oldum ki ..İyi ki varsınız...

29.10.14

Veee hem bebek görmece ( bebek dediysek Tuva Nisan öyle tatlı öyle tatlı ki hehe diye gülüşü yok mu insanın içine sokası geliyor..Binlerce kez maşallah...)  Hem de 4. yıl kutlaması niyetine kız kulesi görmece yapalım dedik..İstanbul havası soluyalım dedik..Evet hava pek de iç açıcı değildi..Kapalı yağmurluydu ama düşündüğümüz kadar kötüde değildi....Sevgili dostlarımız dolu dolu bir gezi programıyla bizi ağırladılar mis gibi...



Önce Kadıköy'e gittik tabi Fenerbahçe stadını ve müzesini gezdik...Sonra da Moda da Köylüm Pidede mis gibi pideler yedik..Hünkar begendili ve karidesli pide orijinal ve de çook lezzetliydi. tavsiye edilir..Sonra Üsküdar'a gittik kız kulesi manzaralı evli mutlu çocuklu pozları verdik...

Sonra Çengelköy'e gittik Tarihi Çınaralatı çay bahçesinde Süper Baba dizisindeki meşhur çay bahçesinde çaylarımızı içtik ve sonrada canım arkadaşlarımın doğum günümü kutlamayı unutmadı tabi mumlarımı birde arkadaşlarım eşliğinde üfledim ve aynı dileğimi en kötü günümüz böyle olsun diye diledim..


*fotoğraf burdan alınmıştır .Bende tam burada fotoğraf çekindi ancak sadece manzara çekmek aklıma gelmedi programın yoğunluğundan burada çok da güzel resimler paylaşmış arkadaş çok da güzel anlatmış çınaraltını gündüzde görmeliyim seni çınaraltı  kahvaltı hiç fena olmaz...

Sonra Kanlıca'yı da ihmal etmedik ve bebişlerimize Kanlıca yoğurdunu da yedirdik..Eve de mayalamak için getirmeyi ihmal etmedik..Güzel ve dolu dolu bir gündü...Misafirperverlikleri ve içtenlikleri için Yaman ailesine de teşekkür ederim..


İşin özeti gününde olmasa da üç gün kutlandı doğum günüm.

Sizi seviyorum şekerler...

Benim elim değil Fatma Anamızın eli der ve Aşure yapılır :))




Sonunda yaptım aşuremi de..Anca yayımlayabildim..Aşure de yapmak, denemek istediğim lezzetlerdendi..Doğum iznine o da sıkıştırılmalıydı..Muharrem ayının on ikinci günü pişer bizde aşure..Çünkü oruç tutulur ve oruçlar aşureyle açılır son gün..Emzirdiğim için Ramazan orucunu tutamadığım gibi Muharrem orucunu da tutamadım tabi ki..Ama  madem evdeyim Yüce bey uyur bende aşure yaparım dedim..Ve yaptım..Anneme sordum internetten tv programlarından baktım ve ortaya Figenin aşuresi çıkıverdi..Annem hep sulu ve koyu renkli aşure pişirir .. Benim aşurem de koyu renkli oldu özenmedim açıkçası beyaz olsun diye..Sonuçta beyazda olsa aynı tat..Çocukluğumun aşuresi hep koyu renkliydi benim dolayısıyla da yadırgamadım..Ama yadırgayanlar beyaz olsun diyenlerin de neler yaptığını öğrendim araştırmalarım sonucunda tabi ki..



MALZEMELER

3 su bardağı  buğday
yarım su bardağı nohut
yarım su bardağı kuru fasulye
yarım çay bardağı pirinç
1 su bardağı süt
2 su bardağı toz şeker
1-2 tane karanfil suyu (karanfili bir cezvede kaynattım suyunu kattım)
1 adet çubuk tarçın
1 çay kaşığı tuz
1 çay kaşığı karabiber
2 tane elma (annemin aşuresinde eksik olmazdı aklımda kalmış)
portakal kabuğu rendesi (evde greyfurt vardı o yüzden  greyfurt kabuğu rendeledim iyi rendelemek lazım acımsı tat bırakabiliyor)
kuru kayısı
kuru incir
kuru üzüm (ben kuş üzümü kattım evde o vardı :))
fındık/fıstık/ceviz (ben sadece ceviz ve dolmalık fıstık kattım evde onlar vardı :))
su

HAZIRLANIŞI

Benim elim değil Fatma Anamızın eli der ve başlarız aşure yapmaya..

Akşamdan bakliyatları yıkadım ve ısladım..Sabah düdüklüde düdük öttükten sonra on dakika kadar pişirdim tüm bakliyatları.. Düdüklü tencereyi açtıktan sonra içine şekerimi ekledim biraz karıştırıp şekerin erimesini sağladım..Sonra diğer baharatları,sütü,kaynattığım karanfillerin suyunu ve meyvelerimi ekledim..Ve kaynayana kadar dibi tutmaması için karıştırdım..Kaynadıktan sonra altını kapattım içindeki çubuk tarçını çıkartım kaselere boşalttım..Soğuduktan sonra nar ile süsledim..



Sonuç koyu renkli ve sanki nişasta katmış gibi  kıvamlı oldu..Ben annemden sulu gördüm ama benimki böyle kısmet oldu zaten tv lerde yapılan ya da pasta hanelerde satılanda kıvamlı oluyor..

Ben Allah rızası için yaptım aşureyi. Sonuçta evimde aşure kaynadı mı kaynadı. Ben bir hedefimi de başardım mı başardım..Bence ilk denemeye göre gayet başarılıydı..Öyle olsa bitmezdi :))

Allah kabul etsin der afiyetle yeriz..

**Beyaz olması için bakliyatları iyice yıkayıp ayrı ayrı haşlayıp suyunu süzüp süt, pirinç ve suyunu ekleyip bir taşım kaynatıp kaynayınca da meyveleri eklersek daha beyaz oluyormuş aşure..Sütlü kahve rengi benim çocukluğumun aşuresi olduğundan ben gerek duymadım ama yöntemini de öğrendim tabi ki..


5 Kasım 2014 Çarşamba

Evde Elma Sirkesi Yapmaca..

Evet sonunda içimdeki kafamdaki uhte amaç hedef her ne ise işte onlardan biri yapılmıştır...Elma sirkesini sonunda yaptım..Bu aralar herkesler de bir doğala eskiye dönüş isteği var bende onlardan biriyim sanırım..Hele bir de anne olduysanız tamamsınız..Bir hamaratlık bir hamaratlık..Uzun süredir bloglarda sitelerde okuyorum televizyon programlarında izliyorum bu yüzden kafamın bir yerinde bir gün sirke yapmalıyım fikri yer etmiş durumda ..Ve sadece bir kez yapmakla kalmamalı hayatıma katmalıyım..Sürekli sirke yapan bir Figen olmalıyım..

İlk sirkemi elma sirkesinden yana kullandım dostlar :))..Okuduğum araştırdığım kadarıyla elmaları yıkamamalıyız organik olmalıymış elmalar güvendiğimiz yerden almalıymışız böylelikle yıkamamıza gerek kalmazmış ve üzerindeki bakteriler sıkı çalışıp çok da güzel fermente olup sirkeleşirmiş..Salatalar, turşular, temizlik ve hatta cildimiz de sirkeleşirmiş mis gibi en doğalından...




Kurban bayramı için her zaman ki gibi eşimin köyü Ankara Güdül Sapanlıya gittik kurbanımızı kestik..Elmalar yerlerde a dostlar..Herkes yemek için toplarken ben hem yemek için hem de sirke için topladım..Hem sirke yapacağım diye sevindirik olurken hem de çürük, yerlerde çürümeye mahkum edilecek elmaları toplayarak bir işe yaramanın hazzını yaşadım...

NASIL MI YAPTIM :))

Elmaların kabuklarını soymadan küçük küçük doğradım olmazsa olmazlardan cam kullanma kuralına uyarak şişenin yarısına gelecek şekilde cam şişeye koydum elmalarımı üzerine de şişenin üstünde biraz boşluk kalacak şekilde su ile doldurdum..Bunu niye yapıyoruz çok bilmiyorum açıkçası bilen varsa bilgilendirirse sevinirim elbet...İçlerine de sirke anası ( sirkenin sirkeleşme aşaması sonunda üzerinde oluşan deniz anasına benzer beyaz bir tabakaymış)  olmadığından nohut attım bir kaç tane..Bir de tuz ve şeker ilave ettim..Üzerini tülbent ve paket lastiği kullanarak kapattım..Hava ile temas kuralına uydum ve böylelikle fermente olayının layıkıyla gerçekleşmesini sağladım..Ve ilk defa sirke yapan herkesin sinir olduğu gibi bekleme aşamasına geldim..2-2,5 ay ılık 15-25 derece sıcaklıkta karanlık bir yerde beklemeliymiş sirkeler.. Ben şu an bekleme aşamasındayım bu aşamadan sonra sirkelerimi süzeceğim elmalardan arındırıp aynı şişelere koyacağım ve bal ekleyip (keskinleşsin diye) serin yerde bekletip kullanmayı hedefliyorum bakalım...Sonuç ne olacak bilmiyorum ama çoook merak ediyorum..Sirkeden çok anlamam aslında bugüne kadar da çok kullanmadım ama anne olunca çok bilmiş oluyor insan :))) Doğala dönüş doğala dönüş anlayacağınız..Sonuçlardan haberdar ederim şekerler...

4.Evlilik Yıl dönümü için Şeker Hamurlu Pasta Denemesi :))


30.10.2010 da evlendik biz sevdiceğim en iyi arkadaşım biricik kocamla...Dört yılı laikiyle doldurdum bir de Yüce ekledik ki tadından yenmiyor...Ne zamandır şeker hamurlu pasta yapmak istiyordum..Sonunda yaptım tarifi sevgili Sıdıka abladan aldım..Mis gibi tarifleri beni cezbetti..Onun kadar profesyonel değilim o yapıp satıyor eşe dosta isteyen olursa tık tık :) zaten benim derdim ailemin özel günlerinde kendi emeğimle bir şeyler yapmak..Ama onun kadar başarılı olsam sanırım işin rengini kesin değiştirirdim :)) Sıdıka abladan aldığım krema ve pandispanya tarifine göre yaptım pastamı.. Tabi öyle tarif almalarla olmuyor el becerisi ve emek gerekiyor..Sıdıka ablanın lezzetli elinden yediğim lezzetlere diyecek yok kesinlikle tavsiye edilir..

Öz eleştiri olarak süsleme konusun da ilk denemeye göre bence başarılı..İçerik ise yaptığım hatalar olmasa daha iyi olabilirdi...:(( Ama daha çoook emek vermem gerektiğinin farkındayım kendi çapımda harikalar yaratmam için..




MALZEMELER

2 su bardağı un
1/2 su bardağı mısır nişastası
1 adet kabartma tozu
1 adet vanilya
8 adet yumurta
bir çimdik tuz
2 su bardağı toz şeker
1/2 çay bardağı sıcak su
400 gr krema
400 gr çikolata
1 paket kremşanti
1 su bardağı süt



HAZIRLANIŞI

Kuru malzemeleri eleyip bir kapta karıştırıyoruz..Yumurtaların beyazı ve sarısını ayırıyoruz..Sarısına sıcak su ve şekeri ekleyip çırpıyoruz..Yumurta sarısı karışımına elediğimiz kuru malzemelerimizi de ekleyip tekrar çırpıyoruz..Yumurta beyazlarımızı bir çimdik tuz ile köpük köpük olana dek çırpıp spatula ile yumurta sarısı karışımımıza söndürmeden ekliyoruz...Hazırladığımız kek karışımımızı folyo serili kalıbımıza döküp önceden 170 derecede ısıtılmış fırınımıza koyup pişiriyoruz..
Kekimiz pişerken ganaj için hazır kremamızı bir tencereye alıp serçe parmağımızın dayanabileceği ısıya getirip altını kapatıyoruz ardından çikolatayı ekleyip eriyene kadar karıştırıyoruz..Hazırladığımız ganajı buzdolabına koyup dinlenmeye bırakıyoruz..Kremşantimizi de üzerinde yazdığı üzere süt ile çırpıp buzdolabına kaldırıyoruz..Dinlenmiş olan ganaj ve kremşantimizi çırpıp pastamızın içine e dışına kullanmak için bir kenara koyuyoruz..Bu arada kekimizi katlara ayırıp arasına ve üzerine krema karışımımızdan sürüyoruz..Kekin aralarına muz dilimleri de hiç fena olmaz :)) Sonra mümkünse bir gün sonra şeker hamuru kaplamamızı yapıyoruz..Daha iyi oluyormuş bilenler öyle der ben onların yalancısıyım :)) Buzdolabından pastamızı çıkarıp o oda sıcaklığında kendine gelirken biz kaplamalarımızı hazırlıyoruz..Yani şeker hamurlarımızı..Ben hazır olarak aldığım kırmızı ve beyaz şeker hamurlarını kullandım..Malum konumuz evlilik yıl dönümü...Üzerindeki kaplumbağalara gelince düğün kartımdan esinlendim...o kadar zor oldu ki..1,5 saatimi aldı neredeyse ..Niye birincisi acemiyim..ikincisi şeker hamurlarım yetmedi baya düşündüm hataları eksikleri nasıl kapatayım diye ..Sonuç foto..Fena olmadı sanki haa..İlk deneme sonuçta...

Bunlarda cup cake denemelerime şeker hamuru çalışmalarım..Cup cake kekimi de aynı pastamın keki gibi yaptım pastama nazaran kekim daha süngersi kıvamında oldu ama oda küçük kalıplara taşar diye az az koyduğumdan minik minik oldu o yüzden fotolar üsten çekildi :(( artık daha iyi denemelerimi yayınlarım yakında...





4 Kasım 2014 Salı

Evde yoğurt yapmaca

Anne olmak demek yoğurdunu evde kendin mayalamak demekmiş :)) Evet oğluşum Yücem minnakım hayatıma girdiğinden bu yana yoğurdumu kendim mayalıyorum bazen her gün bazen bir kaç günde bir..Aslında böyle bir paylaşımda bulunmayacaktım ama yeni yoğurt kabım beni heyecanlandırdı üniversiteden arkadaşım almıştı hiç yemek pişirmedim pişirilir mi bilemedim görüntü olarak döküm gibi ama değil seramik mi anlamadım ama çok sevmiştim ilk günden ve yoğurt mayalamak kısmetmiş..Paylaşasım geldi..



İlla benim gibi yoğurt yapmaya bile bir de internete bakayım diyenler vardır :))   Amerika yı tekrar keşfetmedim tabi ki de..Anneannelerimizden kalma yöntemle yaptım yoğurdumu öyle makinalarla değil..Önce bir güzel kaynatıyoruz sütçüden aldığımız sütü eğer günlük süt kullanıyorsak ki ben öyle yapıyorum ılık olacak şekilde ısıtmamız yeterli sütümüzü..Sütümüz serçe parmağımızın dayanabileceği ısıda olduğunda mayamızı** ekliyoruz sütümüze..Bir güzel kabımızın ağzını kapatıp sarıp sarmalıyoruz sıcak ortam yaratıyoruz probiyotiklerimize :)) Karanlık sıcak bir ortamda (mutfak dolabı, fırın içi gibi) bekletiyoruz*** sabaha kadar..Sabah buzdolabına kaldırıyoruz biraz ve bir saat sonra bir güzel  Minnakımıza yediriyoruz..

**Yoğurt mayasını ben göz kararı katıyorum ama illa da ölçü diyorsanız 1 litre süte 2 çorba kaşığı yeter diye düşünüyorum.
***Ben akşamları yapıyorum ve bu nedenle sabaha kadar bekletiyorum sabah da buzdolabına alıyorum.Sanırım dört saat kadar sıcak  ortamda iki saat kadar da buzdolabı yeterli olur herhalde..Deneme yanılma her ne kadar tarifler verilse de her yiğidin yoğurt yapışı farklı oluyor sonuçta..

2 Kasım 2014 Pazar

Bebeğimin tarhanası :))

Sonunda tarhanamı da yaptım :)) Annemden hiç görmedim tarhanayı genellikle teyzem yapardı aşçı teyzem :) bende teyze çok süslüsü var doktoru var :)) BebeğiM nedeniyle ücretsiz izindeyim iznimi oğluşla doya doya zaman geçirmenin yanı sıra içimde aklımda kalanları yapmakla geçiriyorum..

Eşimin ailesi her sene yapıyor tarhanayı o yüzden benim yapmama pek de gerek yok şanslı gelinim ben:)) Ama aceleci anneanne göstermeden yapıverdi :(( Neyse sordum soruşturdum ben de bir deneyeyim dedim..


MALZEMELER

Tam buğday unu
Domates
Maydanoz
Dereotu (reyhan,fesleğen de katılabilir olsa hiç affetmezdim)
Nane (ben kuru nane kullandım)
Kekik (ben kuru kekik kullandım)
Kırmızı biber
Yeşil biber (benim evde yoktu koymadım)
Yoğurt (bizzat elceğizlerimle yaptım)
Kefir (evde mayaladığım kefirim)
Peynir altı suyu(oğluşuma yaptığım lor peynir nedeniyle her daim ede mevcut:) )
Yeşil mercimek
Kuru soğan
Sarımsak
Kabak
Havuç


**Anlayacağınız ne varsa kattım karıştırdım..Anneannenin ve teyzoşun yaptığının dışına çıktım biraz..


HAZIRLANIŞI
Un ve süt ürünleri dışındaki malzemeleri küçük küçük doğrayıp düdüklüde düdük öttükten sonra 10 dakika kadar pişirdim..Yumuşayan malzemelerimi süzdüm ve robottan geçirdim..Süt ürünlerini ve elenmiş unu da ekleyip ele yapışan bir hamur elde ettim...Sonra mayalanması için karanlık bir yerde muhafaza ettim..Her gün kabaran hamurumu sönmesi için tekrar yoğurdum bazen de kaşıkla karıştırdım..Beş gün hamurum iyice ekşisin mayalansın diye aynı işlemi yaptım. Altıncı gün hamurumu kuruması için yağlı kağıt üzerine küçük küçük parçalar halinde serdim kenarları kurumaya yüz tutmuş hamurları ters çevirdim ki diğer tarafı da kurusun.. Sonra çok kurumadan ufak parçalara ayırdım..En sonda robottan geçirdim ..Olması gereken elekten avuç içimizle ova ova inceltmek ama ben kolaya kaçtım biraz :(

Sonuç miss gibi tarhana çorbası en besleyicisinden Yüce beye sunulur...








26 Ekim 2014 Pazar

Ahmet Ümit İstanbul Hatırası..



Bitmeyen kitap sonunda bitti..,, Neredeyse altı aydır elimde sürünüyor kitapcağız..Kötü olduğundan değil elbet...Anne olduğumdan :)) Zaten ben kötü daha doğrusu bana hitap etmeyen kitabı bir süre elimde sürünür sonrada sonsuza dek kütüphaneye mahkum eder ve aklım epey bir süre bitmeyen kitapta kalır, yarım bıraktım diye sinir olur yeni kitabı okumamda zaman alır..Neyse annelik malum öyle ayaklarınızı uzatıp kitap okuyamıyorsun..Anca bebiş uyursa ..Hatta uyuyunca da salaklaşıyorsun ne yapsam diye ev işi uyumak TV izlemek kitap okumak vs. bir sürü şey geçiyor aklından..Karar verince de zaten neredeyse bebiş uyanmış oluyor..

Öyle böyle bitirdim kitabı gayet akıcıydı..Kuzenim ve kardeşim tavsiye etmişti hem o nedenle hem de üzerindeki kız kulesi hatırına okumaya başladım..Biliyorsunuz kız kulesinin özel bir yeri var bende... Kesinlikle okunmalı diyorum.. Sonuna gelince bebiş filan umurumda olmadan neredeyse :)) hızla aceleyle bitirdim..Sürpriz sonuyla güzel kitap okunmaya değer...

Sevgiler...

20 Eylül 2014 Cumartesi

Yardımm lütfen..

Arkadaşlar bloglara yaptığım yorumlara ya da bloguma yapılan yorumlara ilişkin mailime bilgilendirme gelmiyor..Hotmail kullanıyorum..Neden olabilir nasıl çözerim bilen var mı?Daha önce geliyordu..

10 Eylül 2014 Çarşamba

Sonunda Eymir Gölü :))

Evet sonunda :)) Uzun süredir isteyip bir türlü gidemediğim Eymirdeydik..Bende gezmeyi çok sevip kendi şehrini tam olarak gezememiş olanlardanım ne yazık ki..Hani şu burnunun dibindeki güzelliği görmeyenlerden...Sonunda gittim..Yücemin gelmesi gerekiyormuş demek ki..Her şeyin vakti varmış demek ki..Vakit tamamsa her şey daha güzel olurmuş demek ki:))


Canımın,sevgilimin,kocamın,en iyi arkadaşımın,benim gördüğüm en iyi babanın doğum günü 8 Eylül yani bir nevi benim doğum günüm :)) İyi ki doğmuşuz be Aşkııım...İyi ki varsın..Birlikte musmutlu yıllar olsun...


Evet Coşkunumun doğum günü için değişik bir şeyler yapmak istedim..Aklıma Eymir Gölü geldi.. Yüceli günlerimiz hep parklarda bahçelerde geçtiğinden olsa gerek:)) Hem hep istediğimiz yeri görelim hem de oğluşlu temiz hava bol gıda yapalım dedim..Araştırdım güzel bloglardan fikir edindim..Ve kahvaltı için Orfozu tercih ettim..Benim gibi Eymir Gölünü merak edenler vardır elbet..Yolu bloguma düşenlere, Google da Eymiri aratanlara bir ışık olsun istedim..Tıpkı bana olanlar gibi :)) İşin özeti Eymir görülesi, Ankara'da (Allah'ın bozkırında ) böyle yerler mi varmış denecek bir yer..Doğayla iç içe çam kokularının eşliğinde yeşil yem yeşil bir gün geçirmek istiyorsanız kesinlikle tavsiye edilir..


Yeşil yem yeşil :))



Eymir Gölünün iki tane girişi var biri TRT girişi diğeri Gölbaşı girişi..Biz Gölbaşı girişini kullandık arabamızın navigasyonuna güvenip yol özürlüler düştü yola..Ama navigasyon pek yardımcı olamadı  :( neyse ki Yücenin şansına yine de çok zorlanmadan bulduk yolu..Giriş de kiralık bisikletler vardı..Standardın dışında arkasına çocuk bağlanabilen koltukları olanlar,önünde iki çocuğun rahat oturabileceği kasası olan ve iki kişilik fayton tipi olanlar çook hoşuma gitti..Biz kiralamadık arabamızla girdik bir daha ki sefere inşallah..Restoranı aradığımda verdikleri bilgi çok işime yaradı..Çocuğu olanları arabayla alıyorlarmış içeri..Süper bir bilgiydi...Bilmesek hiç sormadan tabana kuvvet yapardık..Yürüyüşü severiz ama ilk defa geldiğimiz için bebekli de olunca insan tedirgin oluyor.. Arabalar yani kartı olan ve bebekli arabalar 1100-1900 saatleri arasında girebiliyormuş içeri..Biz biraz erkenciydik ama sağ olsun görevli ilk defa geldiğimiz için bir seferlik uygulama dışına çıktı ve izin verdi girmemize..Yüce şansı buda sanırım..İlk restoran 1 km uzaklıkta..Gayet yürünebilir bir mesafe bisikletle zaten çok rahat gidilir...

Gölün vazgeçilmez ördekleri :))



Balıkcı Büfe,Yelkenci,Marina Büfe,Kayıkhane,Orfoz,Çobanoğlu restoranlarını gördük göl kıyısında..Hepsi gayet güzel görünüyordu..Hepsinde kahvaltı ve balık ekmek var sanırım..Biz Orfozu tercih ettik..Gölbaşı girişinden 2.5 km filan..Cumartesi olduğundan yoğunluk yoktu Pazarları biraz kalabalık olabiliyormuş..Göl kenarında masamızı seçtik..Güzel manzara eşliğinde kahvaltımızı yaptık..Serpme kahvaltı tercih ettik..Açıkçası kahvaltı için çok güzel yorumlar yapamayacağım...Verilen paraya göre çok da matah değildi...Garsona gelince bizim oturduğumuzu gördü ne menü getirme ne bir hoşgeldin deme yok..Sonra beş kişilik bir ekip geldi onlara hemen hoşgeldinler masa göstermeler menü getirmeler..Bizde artık menü alabilir miyiz deyiverdik..O da bir zahmet getirdi...Arılar eşliğinde yaptık kahvaltımızı..Oğluşumda ördekleri izledi şebeklikler yaptı mutluluğumuza mutluluk kattı maşallah..Kahvaltı sonrası bebek arabamızı aldık ailecek yürüyüş yaptık..Yürüyüş sırasında diğer restoranlara da  göz attık..Hepsinin manzarası çok güzel hepsi denenmeli bence..Ama biri vardı ki bebekli olduğumuzdan ilgimi çekti Çobanoğlu geniş bir alana kurulmuş bahçesinde salıncak ve kayıncaktan oluşan minik bir çocuk parkı var bahçede çocuklar gayet rahat koşturabilir...Büfelerde direk gölün kıyısında kurulu masalarıyla gidilmeye değer..Ayrıca kendiniz bir şeyler getirip ateş yakmadan göl kenarında piknik yapabilirsiniz..Yediğimiz kahvaltının alasını getirip çok da güzel piknik yapardık bence..


Kahvaltı :))


 Arı kovar tütsülü kahve :))



Dönerken TRT kapısını kullandık fikrimiz olsun dedik TRT girişinde de kiralık bisikletler hatta ATV vardı bir de Tahta Kaşık diye bir restoran Sanırım At da  binilebiliyor..Bu süper işte bir sonraki gidişimde kesin bineriz...TRT kapısından çıktıktan sonra Eymire giriş yapılan bir başka yol ayrımı var sanırım meşhur Bağ Evi ne de oradan gidiliyor..Artık o tarafı da bir sonraki sefer gezeriz...Uzun bir yazı oldu ama işin özeti gidilmeye görülmeye değer..En etkileyicisi çam kokularıydı benim için..Sevgiler...